“Olaylara bakış açımız, olaylar ile ilgili nasıl hissedeceğimizi etkiler.”
Kognitif (Bilişsel) terapinin temeli bu teoriye dayanır. Daha değişik bir anlatımla; duygularımıza olaylar, durumlar veya kişiler ile ilgili düşüncelerimiz yön verir.
Örneğin, sokakta insanların yanına gidip para isteyen bir dilenci düşünün. Dilencinin para istediği her insanın, dilenciye dair düşüncesi birbirinden farklı olacaktır. Dolayısıyla her insanın dilenciye ait hissettiği duygu da birbirinden farklı olur. Duyguları farklı olan insanların tavırları, davranışları da farklıdır.
“Bu dilenciler insanları kullanıyor” diye düşünen kişi “kızgınlık” hissedebilir. Hiç para vermeden uzaklaşır.
“Yazık, kim bilir ne oldu, Allah kimseyi bu duruma düşürmesin” diye düşünen kişi “acıma, hüzün” hissedebilir. Büyük bir olasılıkla ona para verir. “Ya ben de bir gün bu duruma düşersem” diye düşünen kişi “kaygı, endişe” hissedebilir. Belki para verir, belki parasını saklaması gerektiğine karar verir.
“Bu dilenciler çok tehlikeli, insana zarar verebilir” diye düşünen kişi “korku” hissedebilir. Korktuğu için uzaklaşıp, yolunu değiştirebilir.
DÜŞÜNCE VE DUYGU
ARASINDAKİ FARK
Örneklerde de gördüğümüz gibi her durumda, olayda, insanlarla ilişkimizde, duygularımıza bizim o anda aklımızdan geçen düşünceler yön veriyor.
Diğer yandan, günlük hayatın koşturmasında, aklımızdan anında yüzlerce düşünce geçerken, o an aklımızdan geçen düşünceyi yakalamak her zaman çok kolay olmuyor. “Ne hissediyorsun?” diye sorduğum çoğu kişi “Bir şey hissetmiyorum” diyor ya da “Şu an aklından ne geçiyor?” diye sorduğumda “Bir şey geçmiyor, hiçbir şey düşünmüyorum” diye yanıt veriyor. Aslında ikisi de mümkün değil... Sadece farkına varıp yakalayabilmek, ifade edebilmek çok zor.
Düşünce ve duygu arasındaki farkı bile ayırt edemiyoruz bazen. “Ne hissediyorsun?” dediğimde “Bu sınavdan kalacak gibi hissediyorum” diyen kişi, aslında ne hissettiğini değil ne düşündüğünü bana söylüyor.
Çünkü “Bu sınavdan kalacak gibi hissediyorum” şeklinde bir duygu yok.
Duygu ve düşünceyi birbirinden ayırmanın kolay bir yolu var: Duygular sadece bir kelimedir: Mutluluk, hüzün, sevinç, kızgınlık.
Oysa düşünceler bir cümledir: “Bu anlatılanları öğrenemeyeceğim”, “Bunları yapmak çok zor, hiçbir işe yaramayacak” gibi... Ve bu düşünceler neticesinde “çaresiz” veya “umutsuz” hissedebilirsiniz.
Düşünce ve duyguyu ayırt etmek ve düşünceyi yakalayabilmek çok önemli. İnsanlar, olumsuz duygular içinde kıvranırken bu duygularının kaynağının akıllarından geçen düşünceler olduğunu fark edebildiklerinde ve daha da önemlisi, bu düşüncelerin her zaman yüzde 100 doğru olmadığını gördüklerinde, hayat çok daha kolay, verimli, huzurlu ve sağlıklı olabilir.
Düşünceyi yakaladıktan sonra amaç “gerçekçi, yardımcı” düşünceyi bulabilmek.
Eğitim hayatımızda bize bu da öğretilmiyor ama doğru (rasyonel) düşünebilmek en önemli becerilerden biri.
1- Bunun kanıtı var mı?
2- Bu düşünce her zaman doğru mu?
3- Bu düşüncenin doğru olmadığı zamanlar var mı?
4- Objektif miyim?
5- Başkaları aynı durumda ne düşünürdü?
6- Bu düşüncenin karşıtı ne olabilir?
7- Bu düşüncenin doğru olmadığına dair kanıtım var mı?
8- En kötü ihtimalle ne olabilir? Bunun neresi kötü? En kötü durumda ne yaparım?
9- Resmin tümüne bakıyor muyum? Resmin tümüne baktığımda başka ne tip cümleler kurabilirim?
10- Bu durum veya kişi ile ilgili başka bir bakış açısı ne olabilir?
11- Bu düşüncenin bana ne faydası var? Bana daha faydalı düşünce ne olurdu?